Loading...

Mirasta Eşin Katılma Alacağı

Katılma Alacağı ve Mal Rejimi: Hukuki Temeller

1. Eşin Katılma Alacağı

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1).

Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir(4721 s.lı TMK’nun m. 235/1). 8. Hukuk Dairesi 2015/16956 E.,2017/6714 K.

2. Eşin Ölümü Sonrası Diğer Eşin Katılma Alacağı ve Aile Konutu

01.01.2002 Tarihli TMK yürürlüğe girmesiyle beraber eşler arasındaki mal ayrılığı rejimi edinilmiş mal rejimi olmuştur. 01.01.2002 tarihinden önce evlenmiş olan eşler sözleşmeyle başka bir rejim seçmedikleri takdirde TMK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber edinilmiş mal rejimi uygulanmaya başlanmıştır. Eşlerin 01.01.2002 tarihinden önce edindikleri mallar mal ayrılığına tabiyken bu tarihten sonra edindikleri mallar edinilmiş mal rejimine tabidir.

Katılma alacağı, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca; eklenecek değerlerden (TMK'nun m. 229) ve denkleştirmeden (TMK'nun m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK'nun m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK'nun m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK'nun m. 236/1). 01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170. maddesi uyarınca geçerli olan mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır.

Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222). 8. Hukuk Dairesi 2015/11803 E., 2017/2296 K.

Katılma alacağı:

  1. Katılma alacağı şahsi hak niteliğinde bir nispi alacak hakkıdır.
  2. Katılma alacağı kanundan kaynaklanmaktadır.
  3. Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır.
  4. Katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır.
8.Hukuk Dairesi 2019/5848 E., 2019/11381 K.

3. Mirasta Mal Kaçırma ve Tapu İptali

Miras bırakanın mirasçılarından bazılarına zarar vermek amacıyla mallarını bir diğer mirasçıya satış yoluyla devretmesine muris muvazası denmektedir.2014/14001 karar, 1. Hukuk Dairesi.

Yargıtay 1.Hukuk Dairesi 17.10.2011 Tarih ve 2011/7019 Esas 2011/10389 sayılı kararında Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Mirasbırakanın mirasçıyla yapmış olduğu her satış işlemi muris muvazaası olarak iptal ettirilemez. Muris muvazaasının gerçekleştiğini söylemek için bazı hukuki ve ekonomik kriterlerle birlikte mirasbırakanın gerçek iradesinin tespiti önemlidir.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır.

Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Öte yandan, miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görüyle karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur.

O halde, miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı? yoksa mal kaçırma amacın mı? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. (Yargıtay 1.Hukuk Dairesi 17.10.2011 Tarih ve 2011/7019 Esas 2011/10389 Karar)

4. Miras Bırakanın Vefa Duygusu ile Mal Devretmesi

Mirasbırakanın mirasçıyla yapmış olduğu her satış işlemi muris muvazaası olarak iptal ettirilemez. Muris muvazaasının gerçekleştiğini söylemek için bazı hukuki ve ekonomik kriterlerle birlikte mirasbırakanın gerçek iradesinin tespiti önemlidir. Her satış işleminde malın karşılığı olarak bir bedelin ödenmesi gerekir. Fakat bu bedel her zaman maddiyatla ölçülebilir olmayabilir. Yargıtay Genel Kurulunda bu durum; "Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığı olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet veya emekte olabileceği kabul edilmelidir." (HGK’nun 29.04.2009 tarih 2009/1-130 E. 2009/150 K. sayılı kararı) belirtilmiştir. Mirasçının, mirasbırakanın hastalığı ya da yaşlılığı süresince ona bakıp, ihtiyaçlarını karşılaması sonucunda miras bırakanın minnet duygusu altında mirasçıya yapmış olduğu mal devrimini yargıtay mal kaçırma olarak değerlendirmemektedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2013711683 sayılı kararında "Amacı, miras bırakanın ilk eşinden olma çocuğu olup, kendisinden mal kaçırıldığını, miras bırakanın ikinci eşine yani davalıya taşınmazını muvazaalı devrettiğini iddia etmektedir. Somut olayda miras bırakanın mal kaçırma amacı olduğu söylenemez. Çünkü, davalı (ikinci eş) evlilik süresi boyunca hasta olan miras bırakanın bakımını yerine getirmiş, bu bakım bir minnet duygusu oluşturmuştur. Ayrıca, taşınmazın temliki de tamamen karşılıksız yapılmadığından somut olayda muvazaa olmadığından tapu iptal ve tescil davası reddedilmelidir." hüküm altına almıştır. (Yargıtay 1.Hukuk Dairesi 2014/11683 Karar).

Bize ulaşmak için lütfen iletişim sayfamızı ziyaret edin. Size yardımcı olmaktan mutluluk duyarız!